Kulüpler, federasyonlar ve yerel yönetimler spora ilişkin faaliyetlerini nasıl yapıyorlar konusu bugünkü yazımın ana fikri olarak karşımda duruyor. Kulüplerin sporla ilgili çalışma açıları oldukça geniş. Alt yapılardan başlayıp, elit düzeydeki takımların oluşturulması ve üst liglerde mücadele edecek bir takım yaratmada uzun vadeli planlarla sonuca ulaşmaya çalışıyorlar.
Federasyonlar, kulüplerdeki aktiviteleri izleyerek, kendi hedef ve amaçları doğrultusunda bir tarafta antrenör ve hakem yetiştirirken diğer tarafta yüksek performans sergileyebilecek milli takımların oluşması için çaba gösteriyorlar. Bunu yaparken Üniversiteler ve kulüplerle neredeyse organik bir bağ içinde oluyorlar.
Yerel yönetimlere baktığımızda, iştigal ettikleri alanlar içerisinde profesyonel takım kurmaları, tesis yapmaları, her yaştaki insanlarımıza egzersiz ve spor yapma imkânları sağlamaları, çeşitli ulusal ve uluslararası faaliyet düzenlemeleri göze çarpıyor.
Bu üç ayrı gruba baktığımızda en önemli sorunun eğitmenler ve eğitmenlerin eğitim durumları sanki daha çok ön plana çıkıyor gibi… Kulüplerde ve federasyonlarda antrenör ya da eğitmen olan çalışanların büyük bölümünün yüksek öğrenim görmüş olanların içinden seçildiğini düşünüyorum. Bu sektörde spor bilimleri fakültesi mezunlarının giderek daha fazla yer aldığını görmek beni mutlu ediyor.
Fakat bazı noktalarda sayısal değerlere ulaşamadığım için yorum yapmakta zorluk yaşıyorum. Örneğin, yerel yönetimlerde diyelim ki yüzme eğitimi veren eğitmenler acaba yüzme biliyorlar mı? Dört tarafımız denizlerle çevrili denilerek sanki herkesin yüzme bildiğini varsayarak konunun basitleştirilmesinden yıllarca uzak durmuş idim.
Bırakın eğitmenlerin yüzme bilmesini, birkaç gün önce bir kılavuz kaptanımızın denize düşerek hayatını kaybetmesinden duyduğum üzüntüyü anlatamam… Birkaç yıl önce bu konuda bir kongrede bir bildiri izlemiş ve hayretler içinde kalmıştım. “Şeytan Çarmıhı” denilen ip merdivenlerden tırmanarak kılavuz kaptanlık görevine çıkanların bazılarının gemiye çıkarken ya da inerken denize düşerek hayatlarını kaybettiğini dinlemiştim. Orada sorduğum bazı sorular, konuşmacılar tarafından dikkatle not alınmıştı. Ama geldiğimiz nokta henüz bir gelişmenin sağlanamadığı yönünde…
Yazının arasına böyle bir hüzünlü hikâyeyi koymak istemezdim ama eğitim her alanda ve her düzeyde daha da önemsenmesi gereken bir çabadır.
Şimdi tekrar konuma dönüyorum:
1. Her üç sektörde eğitim veren eğitmenlerin mezuniyet düzeyleri nedir?
2. Bunların ne kadarı spor bilimleri fakültelerinden mezundur?
3. Eğitmenlerin kendilerinin uygulamalardaki başarısı nedir?
4. Eğitimlere katılanların yaşları nedir, sayısı nedir?
5. Çocuk yaşta başlayanların performans kontrolleri yapılmakta mıdır?
6. Çocuk koruma politikaları mevcut mudur?
7. Taraf ve ilgi bulacak spor organizasyonları yapılmakta mıdır?
Bu sorulara hem ciddi hem de doğru cevaplar bulmalıyız. Bu haftayı yukarıda sıraladığım soruları etüt etmekle geçireceğim. Çeşitli kulüp ve federasyonların sayfalarını inceleyecek, yerel yönetimlerde tanıdıklarımdan bilgi toplamaya çalışacağım. Bana bir hafta verin, ardından sizlere sayısal değerlere sahip bir yazı ile sesleneceğim. İyi bir hafta olsun…
Yorum Yazın
Facebook Yorum