Bu cehennem sıcaklarının üzerine zamların arkasının kesilmemesi insanları canından bezdiriyor.
İnsanlar halinden memnun! Zamlar yaşamın vazgeçilmezi oldu! Bu mevsimde biber 30 TL. Bir karpuz 100 TL. Marketlerde muz tane ile satılıyor. Bir damacana su 65 TL. olmuşken emeklilere yüzde 25 zam. İttifak ortakları bile tepkili. İnsanlar dondurucularına taze fasulyeyi kilosu 85 liradan mı koyacak? Dondurucuların elektrik faturası ile birlikte düşünüldüğünde büyük olasılıkla bu yıl dondurucuların fişi çekilecek. Marttaki yerel seçimlerden sonra hayat yaşanılmaz hal alacak diye insanlar tedirgin.
Memur ve emeklinin önümüzdeki 2 yılı kapsayacak zam görüşmeleri 1 Ağustos'ta başlayacak. Zam pazarlığında memurun beklentisi önümüzdeki yıl için yüzde 70, 2025 içinse yüzde 40 zam. Ayrıca aylık 7 bin 650 lira kira yardımı da talep ediliyormuş. Bunu hayal edebilene bravo. Hükümetin bunun yarısını bile vereceğini düşünmüyorum. Pandemiden bu yana emekçi ve emekli maddi sıkıntılar içinde. Kirada olanların Allah yardımcıları olsun. Gazetelerin 3. Sayfa haberleri kiracı- ev sahibi cinayet haberleri ile doldu. Kendisine ev almak bir yana çocuğuna düğün yapmak bile hayal oldu bu devirde.
Ve asıl sorun herkes ürettiği mal ve hizmetin fiyatını belirlerken, emekçi ve emekli emeğinin değerini belirleyememekte. Emekli ve emekçi, zamdan çok hayat pahalılığının önüne geçilmesi için tedbirler alınmasını istiyor aslında. Fiyat denetimlerinin yapılması hatta serbest piyasa ekonomisinden vaz geçilmesi isteniyor. Pandeminin ve Rus- Ukrayna savaşının dünya ekonomisinde yaralar açtığı tartışılmaz ama biz de derin yaralar açıldı. Genel seçimlerden sonra kabinenin iki bakan dışında tümünün değişmesi de derinleşen sorunların çözümüne yönelik bir hamle olarak görüyorum.
Biz unutkan bir millet mi olduk, yoksa unukanlaştırıldık mı? Çözemedim. 30 Ekim İzmir depreminden sonra 11 ilimizde deprem afetini yaşadık. Daha da risk devam ediyor. Unutuldu sanki. Bilim insanları deprem ülkesi olan ülkemizde heran depremlerin olabileceğini söyleyip duruyor. 1-7 Mart Deprem Haftası dolayısıyla İMO İzmir Şubesi’nin basın açıklaması arşivimde duruyor. İMO İzmir Şubesi’nin açıklamasında “İzmir`de yaşadığımız kentsel dönüşüm çoğunlukla, binaların yıkılıp yerinde yeniden yapılması biçimiyle ve rantın yüksek olduğu bölgelerimizle sınırlı bir şekilde devam etmektedir… Bizler biliyoruz ki; deprem afetiyle mücadele kapsamında sorumluluğu olan bütün kamu kurumlarının, meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışmasıyla sağlıklı ve güvenli yarınlar mümkün olacaktır.” Deniliyordu.
Var mı böyle bir birliktelik? Ben göremiyorum.
Çevremde kentsel dönüşüm yerine kentsel yenileme var. 2013 yılında genel yayın yönetmeliği yaptığım Aktüel Panorama dergisinde Bayraklı Sahil Şeridinin Manhattan olacağını yazmıştım. 10 yıl geçti. Bayraklı ve Halkapınar bölgesindeki yumuşak zeminlerde binalar gökyüzüne doğru yol almaya devam ediyor ...
Bu yaz tatilinde emekli polis memuru Arif Uçar arkadaşın yönlendirmesi ile 5 günlük tatili Didim’deki Polis Moral ve Eğitim Merkezi kampında yaptık. Yıllar önce Gümüldür ’deki öğretmen kampında birkaç günlük tatil yapmıştım. Orası yıllar önce özelleştirildi. Kamp yok. İzmir merkezde üç öğretmen evi vardı, şimdi yok…
Bu tatil bugüne kadar yaptığım tatilin en güzeliydi desem abartmış olmam. 7 tane koy vardı. Her taraf bakımlı ve uygun fiyat. Kısacası muhteşem bir yer. Mükemmel sabah kahvaltısı, 5 çeşit akşam yemeği ile denizin kenarında çayı 7,5 TL’den içmek bir yana oradaki binaların ve çevrenin bakımına hayran kalmamak elde değildi. Kamp müdürünün Metin Tanrıver olduğunu öğrendim. Tatil bittiğinde kendisini görmeye gittim. Çalışmalarından dolayı tebrik etmek ve tatili güzel geçirdiğimiz için teşekkür etmek istedim. İzinde dediler. İki hafta sonra yolum Didim’e düştü. Başarılı insanı tebrik etmek önemsediğim bir davranış. Telefonunu buldum aradım. Emekli olmuş ancak kamptaymış. Üşenmeden gittim o muhteşem yöneticiyi tebrik etmeye. İyi ki gittim. O nerede olsaydı ona gideceğime kendime söz vermiştim. Metin müdürüm gibi yüreğini işine katanlara selam olsun.
Sonsöz “Sorununun çözümüne ilgisiz kalanı, günü gelince yok sayacaksın” yılmaz durmaz
Yorum Yazın
Facebook Yorum