Başbakan’a 9 soru yönelten Balbay şu konulara dikkat çekti:
“Türkiye’de Abdi İpekçi’ler den, Uğur Mumcu’lara, Ahmet Taner Kışlalı’lar dan, Çetin Emeç’lere kadar pek çok gazeteci katledildi, susturuldu. Devamında gazeteciler hapislere konularak mesleğinden koparıldı. Bugün sansürün onlarca çeşidini görüyoruz. Son halkası da Ahmet Hakan’a yönelik saldırıda olduğu gibi, fiilen gözdağı vermek ve fiilen mesleğini yapamaz hale getirmek.”
AKP Hükümeti döneminde, Türkiye’nin en çok gerileyen yönünün basın ve ifade özgürlüğü olduğuna dikkat çeken Balbay şöyle devam etti:
“Kamuoyunda hükümete yakınlığı ile bilinen yayın organları, günlerdir Doğan Yayın Grubuna ve Ahmet Hakan’a yönelik olarak tehditden hakarete kadar her türlü susturma girişimini devam ettirdi. Bu saldırı adeta geliyorum dedi. Saldırıya ilişkin olarak sürdürülen soruşturmanın da kamuoyunu tatmin edici şekilde sonuçlanmasını bekliyoruz” dedi.
Balbay’ın Başbakan’ın yanıtlamasını istediği sorular şöyle:
1) Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Sıralamasında Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü tarafından açıklanan listeye göre 2005 yılında 98. sırada yer alırken, 2014 yılında 154. sıraya gerilemiştir. Her yıl artarak değişen bu gerilemenin sebebi nedir?
2) Ülkemizin ifade ve basın özgürlüğü bakımından Anayasal hükmü mevcut iken, neden Avrupa standartlarında görülmemektedir? Bunun için yasa, mevzuat ya da uygulama eksikliği mi vardır? Neden karşılanmamaktadır?
3) Ülkemizde cezaevinde tutuklu ve hükümlü kaç gazeteci bulunmaktadır? İsnat edilen suçlar nelerdir?
4) Cumhurbaşkanı tarafından gazetecilere yönelik açılmış kaç dava bulunmaktadır?
5) Cumhurbaşkanı tarafından ülkemizde kaç kişiye dava açılmış, bu davalardan kaç tanesi sonuçlanmış, kaçı devam etmektedir? Dava gerekçeleri nedir?
6) Cumhurbaşkanı çeşitli davalar nedeniyle tazminat kazanmış mıdır? Tazminat miktar/miktarları ne kadardır?
7) Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünün sağlanması, Avrupa standartlarında olması için hangi adımları atmayı düşünüyorsunuz?
8) Ülkemizde Çetin Emeç’ler den Abdi İpekçi’lere, Uğur Mumcu’lar dan Ahmet Taner Kışlalı’ya kadar pek çok yazar gazeteci karanlık güçlerce katledilmiştir. Yıllarca failleri bulunamamıştır. Eskiden gazeteciler, yazarlar karanlık odaklarca öldürülerek susturuluyordu. Bugünde Ahmet Hakan örneğinde olduğu gibi gazetecilerin ruhu boşaltılmak ve görevini yapamaz hale getirilmek isteniyor. Bu kınama ve demeçlerle geçiştirilecek bir durum değildir. Bu duruma daha ne kadar göz yumacaksınız?
9) AİHM Başkanvekili Işıl Karakaş Türkiye’ye yönelik olarak işkence algısının sona erdiğini, ancak ifade özgürlüğünün zedelenmesine ilişkin algının yerleştiğini vurguladı. Bu durumdan rahatsız değil misiniz, giderilmesi için hangi adımları atacaksınız?
Yorum Yazın