“Paris patlamasını gerçekleştiren Suriyeli bu teröristin Basmane’de kaldığı 2–4 Ekim tarihlerinin tam da ortasında yani 3 Ekim günü 3 saat Basmane’de incelemelerde bulundum. Orada yaşananları gördükten sonra devletin olmadığını, hükümetin olmadığını, müthiş bir güvenlik ve otorite zafiyeti olduğunu gördüm ve derhal kamuoyuyla paylaştım. O gün, yani 3 Ekim günü gördüklerim ve paylaştıklarım yetkili makamlarca dikkate alınsa, gerekli kontrol ve arama tarama yapılsa idi belki de bugün Paris katliamı gerçekleşmemiş olacaktı” diyen Balbay bugün dünyanın gözünü çevirdiği Basmane’ye 3 Ekim günü dikkat çekmeye çalıştığını belirtti. Balbay, orada gördüğü manzaranın her türlü kanun dışı eylem ve terör olayına müsait olduğunu, bunu mutlaka yetkililerin dikkate alacağını düşündüğünü söyledi.
Daha İyi bir yaşam umuduyla terörden kaçıp Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin batıya açılma kapısının hazırlık yeri olarak İzmir’i seçtiklerini vurgulayan Balbay sözlerini şöyle sürdürdü:
“Basmane semtinde deniz yoluyla Yunan adalarına açılmak için çaba harcayan Suriyelilerin burada adeta bir Pazar oluşturduklarını gördüm. Öyle ki esnaf tabelalarını Arapça'ya çevirmişti. Suriyeliler Avrupa’ya ulaşmak için gerekli bütün malzemelerini öyle veya böyle buradan temin eder hale gelmişlerdi. Ben 3 saat içerisinde Basmane’de insanların deniz yolu ile Yunan adalarına geçmek için gereksinim duydukları bot, can yeleği, cep telefonu kılıfı gibi malzemelerden ziyade, orada bir insan kaçakçılığı sektörü oluştuğunu gördüm”
Balbay ayrıca insan kaçakçılığı sektörü oluşmasına ilişkin de şu gözlemlerini dile getirmişti:
“Türkiye’de hükümet Suriyeliler dramına müdahale edemeyince, sınırlarına hakim olamayınca Türkiye’ye gelen Suriyelilerin Avrupa’ya yasadışı yollardan gitme özlemlerini denetim altına alamayınca tabi ki bir pazar oluşmuş. Basmane’nin ara sokaklarında, bodrum katlarında, kimi pazarcıların küçük dükkânlarında sadece kaçak yollarla denize açılıp Yunan adalarına ulaşmak isteyenlerin gereksinimlerini karşılayan malzemeler satılıyor. Burada can yeleği 50 TL, lastik içi 25 TL, su geçirmez cep telefonu kabı 8 TL, Para saklama Balonu 5 TL. Suriyeler gruplar halinde bunlardan ihtiyaçları kadar satın aldıktan sonra heyecanla denize açılacakları yerlerle ilgili pazarlıklara girişiyorlar işin bu yanı daha farklı yürüyor. 10 kişilik bir minibüsle uygun bir deniz kıyısına götürme fiyatı 2000 TL’ye kadar çıkıyor. Tekne bunun üç dört katı.”
3 Ekim tarihinde 3 saatini Basmane’de olup bitenlere ayıran ve uzun uzun inceleme/gözlem yapan Balbay en dikkat çekici ve güvenlik endişesi duyulan olayın ise kimlik imal yerlerinin varlığına tanıklık etmesi olduğunu söylüyor.
Balbay karşılaştığı kimlik basım ve para transferlerine yönelik gözlemlerini ise şöyle paylaşmıştı:
“Basmane’nin kimi yerlerinde küçük stüdyolar da açılmış, buralarda fotoğraf çekiliyor, dört beş ayrı eski tip bilgisayarlara benzer ve kimlik oluşturma hatları var. Buraya gelenler kendi kimliklerini patlattıklarını söylüyorlar. Ancak genel bölgedeki yaşayanların gözlemi o ki burada herkese istediği şekilde kimlik verilebiliyor”
Balbay tüm bunların gerçekleşebilmesi için ihtiyaç olan para akışını ise şu gözlemleri ile aktarıyor:
“Basmane’deki büyük Postane’de eskiden bölgenin temel gereksinimlerini karşılayan bir yoğunluk vardı. Şimdi ise ağırlığı Suriyeliler oluşturuyor. Uluslararası para transfer firmaları Ortadoğu’da Arap Yarımadası’nda en güçlü olduğu yer Katar. Suriyeliler yakınlarının Katar’dan para transferi yapıp İzmir Postanesi’ne gönderiyorlar buradan parayı alanlar insan kaçakçılarıyla buluşup pazarlık usulü parayı veriyorlar ve Ege’yi aşıyorlar. Postane’nin bir başka işlevi de gece denize açılacak olan kişiler gündüz eşyalarını güzelce bavula koyup, Postane’den Avrupa başkentlerinde tanıdıkları kişilerin adreslerine bavulu gönderiyorlar. Ancak gönderilen her iki paketten birinin tekrar postaneye döndüğünü, bunun nedeninin de gönderilen adreste ilgili kişinin olmaması olduğunu söylüyorlar.”
Balbay Basmane’deki tüm yaşananlar sırasında devletin olmadığını, hiçbir denetim denetleme, istatistik tutma, burada bulunan Suriyelilerin her hangi bir suç işleyip işlemedikleri yada bir terör örgütü mensubu olup olmadıkları yönünde bir çalışmanın yapılmadığını da ifade ederek şunları söyledi:
“Basmane’de dönen trafik insan kaçakçılığından kalitesiz denize açılma ürünlerine kadar pek çok şey 'Bu ülkede bir yönetim yok mu?' sorusunu sorduruyor. Avrupa’ya açılma konusunda insan kaçakçılarıyla pazarlık yapan Suriyeliler bizlerle konuşmak istemediler. Ancak dolaylı aldığımız ilk bilgiler insan kaçakçılığı yapanların önemli bir bölümünün de Suriye’den gelenler olduğunu gösteriyor. Suriye’den gelmişler kendi kurallarını oluşturmuşlar ve yeni gelen Suriyelilerin Avrupa’ya gidişinde aracılık edip para kazanıyorlar. İki üç otel sahibi olanları da duyduk. Basmane’de ki durum Türkiye’nin Suriye’den gelenlerle ilgili istatistik çalışmasında hukuki duruma kadar pek çok alanda zafiyeti olduğunu ortaya koyuyor. Zararın neresinden dönülürse kardır. Hükümet bu konularda bir kural getirmezse, Suriyeliler sorununun çözümüne, insani, akılcı, uluslararası hukuku göz ardı etmeyen bir çözüm üretmezse, insan kaçakçıları simsarlar ve can pazarını göze alanlar kendi kuralını oluşturmaya devam edecekler"
Balbay Paris’teki 13 Kasım katliamında üzerine sardığı bombaları Stade de France’ın önünde patlatan ve sahte Suriye pasaportuyla gündeme gelen Ahmad Al Mohammad’ın İzmir’in Basmane semtinde Suriyeli sığınmacıların kaldığı Sultan Otel’de çıkmasını, teröristin 2 Ekim’de giriş yaptığı otelden 4 Ekim günü ayrıldığını ve kendisini Suriyeli olarak tanıtmasını hatırlatarak:
“Benim 3 Ekim 2015 tarihinde yaptığım 3 saatlik incelemeden sonra kamuoyu ile paylaştığım tespit ve değerlendirmelerim İzmir Valiliği başta olmak üzere, İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlık tarafından dikkate alınıp gerekli kontrol ve denetlemeler yapılsaydı, belki de bu terörist Paris eylemini gerçekleştiremeyecekti. Hepsinden önemlisi ülkemiz ve Egenin incisi İzmir’imiz bir terörist güzergahı olarak basında yer almayacaktı.”
Balbay, bu teröristin gerçekleştirdiği eylem ile kimliğinin tespit edilebildiğini, ancak Basmane’de gördüğü onca usulsüz ve kaçak iş ve işlemlerden sonra ülkemizden aynı yolla diğer ülkelere giden başka teröristlerin olup olmadığının mutlaka tespit edilmesi ve yakalanması gerektiğini vurguladı.
Yorum Yazın