Dün akşam Halk TV’de yayımlanan Gündem-Özel programına katılan Balbay seçimle ilgili geniş bir değerlendirme yaptı
"7 Haziran seçimlerinden sonra iktidar gücünü elinden bırakmak istemeyen AKP ve onun Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’ye hükümet kurma görevinin verilmemesi için dahi her şeyi yaptı" diyen Balbay "Bunun yanında MHP’yi kendi içinde parçalamak, HDP’yi terörize etmek, CHP’yi çözümsüz ilan etmek üzere çoklu bir plan yaptı ve uygulamaya geçirdi. Bunlar siyasi ahlaka sığmayacak şeyler ama AKP’den beklenebilecek şeylerdi. Bu hesabın tutmuş olması, AKP’nin haklı ve güçlü olduğu anlamına gelmez. 7 Haziran’da halk yanlış yaptı diyen AKP ve Erdoğan, 1 Kasım’da milli irade budur diyor" sözleriyle AK Parti'ye yüklendi.
AK Parti'nin halkı korkuttuğunu öne süren Balbay, "Cervantes, Don Kişot romanında korkunun gücünü anlatırken; korkunun gözleri çoktur, insan korkuya yenildi mi her şeyden korkmaya başlar, der. AKP, halka ben gidersem terör gelir, kaos olur, dolar yükselir, huzur bozulur, dedi. Halkın bu korkuya karşı koyması için tartışmasız iktidar seçeneği olabileceğine inandığı karşı bir güç bulması gerekirdi. CHP olarak biz buna talip olduk, bunun için çırpındık ama halkın üzerinde yaratılan korku ve dehşet iklimi öne çıktı. Örneğin, AKP İzmir İl Başkanı Bülent Delican’ın bundan sonra şehit cenazesi gelmez sözünü nereye koyacağız?" dedi.
Yaklaşan kurultayın bir şans olduğunu vurgulayan Balbay, "Eğer önümüzde CHP’nin olağan kongresi olmasaydı, doğal olarak kurultay tartışması olacaktı. Başarılı olup olmaması ayrı konu, imza toplama girişimleri başlayacaktı. Şimdi öyle değil, zaten olağan kurultay var. Bunu sadece parti yöneticilerinin seçildiği bir kurultay olarak değerlendirmemek, partinin daha çok oy almasını sağlayacak bir yön, yöntem belirleme süreci olarak bakmak gerekiyor" diyerek düşüncelerini paylaştı.
"TABAN UMUT YORGUNU"
Parti tabanında bir yorgunluk gözlemlediğini belirten Balbay "Önseçimden gelmiş bir milletvekili olarak CHP tabanıyla son 10 ay içinde daha yoğun ilişkim oldu. Partiye büyük bir aşkla bağlı insanlar bu aşkın karşılığı olarak büyük bir başarı bekliyor. Bu, onların en doğal hakkı. ‘Bu sefer tamam’ duygusu çok baskındı. Önceki seçimlerde de benzer duygular yaşandığı için tabandaki umut yorgunluğunu almanın, bunu yeni bir heyecana yöneltmenin en sağlam yolu kurultayı çok büyük bir buluşmaya, hedef üretmeye, özgüven çoğaltmaya ve eyleme çevirmek gerekiyor" sözleriyle yenilik vurgusu yaptı.
Aldıkları oyun önemli fakat yetersiz olduğunu belirten Balbay, "Uluslararası gözlemcilerin de rapor ettiği gibi seçim süreci hiç de adil değildi. Öncekilerden farklı olarak Cumhurbaşkanlığının örtülü ödeneği dahi devreye girdi. MHP’nin HDP’nin baraj sınırında kaldığı, yüzde 2-3 oya sahip Saadet Partisi’nin eridiği bir ortamda CHP’nin oylarını koruması önemlidir. Ama bu yetmez. Eğer bu oran başarıdır, çok da sorgulamaya gerek yok görüşü baskınsa, peki o zaman ne demek gerekir. Değilse, iktidar istiyorsak, bunun yollarını bulmak gerekiyor. Yüzde 25 kader olamaz. Ecevit’in 1977’de yüzde 42 oy aldığı hesaba katılırsa, sağ-sol dengesinin yüzde 70-30 olduğu yorumunu mutlak doğru olarak kabul etmemek gerekiyor" dedi.
"Parti içi muhalefet" tanımının yanlış olduğunu söyleyen Balbay, "Medyada, kamuoyunda CHP’nin içiyle ilgili yorumlar yapılırken ‘parti içi muhalefet’ diye bir tanım kullanılıyor. Bu doğru bir tanım değil. Muhalefet, bir iktidar gücüne karşı yapılır ve temelde o gücün olumsuzluklarını açığa çıkarmak, onu denetlemek için oluşan yapının adıdır. Bir partinin içinde başarıya giden yolu farklı tarif edenler olabilir. Bütün bu görüşler tartışılır, hangisi kabul edilirse, herkes ama herkes o görüşün başarısı için uğraşır. CHP’de daha büyük başarı için başlaması olası tartışmalara böyle bakmak gerekir" ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın