Otizmli bir çocuk babası olan gazeteci Oğuz Matoğlu'nun otizm ile ilgili yeni yazısı...
Otizmli bireylerin büyük bölümünde görülen konuşamama durumu ömür boyu hem kendisine hem de anne ve babasına büyük sıkıntılar yaşatıyor. İstediği şeyleri anlatamama, ifade edememe hırçınlıklara sebep oluyor. Aslında iletişimin yüzde sekseninden fazlasının vücut dili olduğunu biliyoruz ancak, sosyal hayatta kelimeler iletişimde ayrı bir önem taşıyor. Bu zor durum otizmin ilerlemesine de sebep oluyor.
Otizmli çocukların ve yetişkinlerin ev hayatından sonraki hayatları daha büyük sıkıntılarla dolu.
Her aile, her anne baba ya da otizmli bireyle kim yaşıyorsa kendince çözüm bulmuş durumda. Ancak otizmli bireyler bir gün ailelerinden, alıştıklarından ayrılmak durumunda. Anne ve babaları bu dünyaya veda ettiklerinde (zaten büyük çoğunlukla -eğer varsa- diğer aile bireyleri çocuğunuza bakmayacaklardır.) ağır durumlar yaşanacaktır. Kendilerine özel geliştirdikleri iletişim şekliyle başka bir ortamda büyük sıkıntı yaşamaları kaçınılmaz. Eğer o bakıcı kurum otizmli bireyin dilini bilmiyorsa (bilmesi de imkansız) hiç hoş olmayan durumlar yaşanacaktır. Otizmli birey sinirli, hırçın, uyumsuz olarak damgalanacak ve topluluktan daha da dışlanıp, yalıtılacaktır. Eğer şanslıysa ve sevgi dolu bir yaklaşım görüyorsa bakıcılarıyla kendi dillerini geliştirme şansı yakalayabilirse o zaman geri kalan hayatını daha rahat geçirecektir.
Anlamak ama konuşamamak, ya da anlaşılmaz konuşmak, tekrarlar yapmak otizmlilerin hemen her ortamda dışlanmalarına sebep oluyor. Bu bir çığ gibi büyüyor ve sosyalleşme ihtiyacı olan bireyler tam tersi durumlar yaşıyor. Herkes otizmlinin annesi, babası gibi sabırlı değil ve olamaz. O’nu anlamak için vakit harcamaz ve görmezden gelir çünkü; bu daha kolaydır. Oysa orada ulaşılması gereken bir can var.
Erken yaşlarda verilecek doğru eğitim ve tedavi konuşma sorununu büyük ölçüde çözebilir. Ancak bu zaman, para ve sabırla olabilir. Her çocukta da aynı sonucu vermeyebilir. Yaşı büyüdükçe otizmli bireyin konuşma yeteneğini geliştirmek daha zor ve neredeyse imkansız hale gelebilir. Otizmin hızla arttığı özellikle sanayi toplumlarında büyük bir ticari pazar haline gelen rehabilitasyon ve eğitim merkezlerinin ve buradaki eğitimcilerin doğru olanını bulmak da aileler için büyük bir sorun. Paranız olsa bile denemeden hangi eğitimcinin iyi olduğunu anlayamazsınız ve bu deneme-yanılma yöntemi zaman kaybıdır, otizmin zaman kaybına zamanı yoktur.
Konuşamayan otizmin anne ve babalara verdiği acıların bir başka boyutu da şöyle: Çevrenizdeki tanıdıklarınızın, tanımadıklarınızın çocukları hatta küçücük bebekleri bile tatlı tatlı konuşurken sizin çocuğunuzun suskunluğu her zaman dikkatleri çekecek, fısıldaşmalara, “Siz kötü bir anne-babasınız” bakışlarına sebep olacak. Çocuğunuzun dışlanmasından sonra bu sizin de aynı duruma düşmenize sebep olacak eğer çok anlayışlı dostlarınız yoksa!
Konuşan bireylerden daha çok şey anlatan gözler, bir ifade biçimi olan öfke nöbetleri, narin ellerin yaptığı işaretler ve bazen çıkan sadece annenin, babanın anlayabileceği sesler işte bunları da yaşayan insanlar var. Otizmli konuşamayan çocukların ve ailelerinin işi çok zor. Empati kurmanız bile neredeyse imkansız ama en azından şunu yapabilirsiniz; onları “YARGILAMAYIN !..“
Yorum Yazın