Türkiye Cumhuriyet tarihindeki "opera sanatına özel" ilk yapım olarak tarihe geçecek binanın temel atma törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yanı sıra Romanya Başkonsolosu Miora Stefen, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP İzmir Milletvekilleri Atilla Sertel, Murat Bakan, Ednan Arslan, Kani Beko, Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan, Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun, İzmir İl Kültür Müdürü Murat Karaçanta, İzmir Devlet, Opera ve Bale Müdürü Aytül Büyüksaraç ile mimarlar, iş insanları ve sanatseverler katıldı.
Şef Tolia Gagliardo yönetiminde İzmir Devlet Opera ve Bale Orkestrası, İzmirlilere müzik ziyafeti yaşattı.
Alkışların hiç susmadığı temel atma töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde opera olarak projelendirilmiş ilk ve tek proje. Paris Operası 1875’te, Viyana 1869, Milano Operası 1778’de Budapeşte 1884’te yapılmış. Ve Türkiye’de bugün ilk defa operayı burada kuruyoruz. Bu opera binasının projesi, katılımcı bir süreçle yarışmayla elde edildi. Mehmet Kütükçüoğlu ve ekibi yarışmayı kazandı ve projeyi çizdi. Türkiye’de ilk defa opera besteleyen Ahmed Adnan Saygun’dur. Onun adını karşı kıyıdaki konser salonuna verdik. O da Türkiye’de bir ilkti. Oradan buraya, yani İzmir’in iki yakasına kültür sanatı taşıyoruz”
Temeli atılan yapının adını ekip arkadaşlarıyla konuştuğunu ifade eden Başkan Kocaoğlu, “Biz bir farklılığımız olsun istedik. Fuar İzmir’i kurduk, buraya da ‘Opera İzmir’ dedik. Ardından Kongre İzmir, Tiyatro İzmir gelecek ve bu böyle devam edecek. İzmir’in farklı kültür sanat etkinlikleri artarak devam edecek” şeklinde konuştu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bugün iki tane can sıkıcı haber vardı. Bir tanesi bu opera ihalesinin yandaşa verildiği konusunda bir gazete haberiydi. Bir diğeri de ‘İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Akdeniz’de bir ilden öğrensin, örnek alsın’dı. Opera binası için ihaleye çıkıldı. Birinci ihalede müracaat eden olmadı. İkinci ihalede yeterliliği olan firma şu an ihaleyi alan yüklenici firma kazandı ama Kamu İhale Kurulu tarafından ihalemiz iptal edildi. Sonra Kamu İhale Kurulu’na karşı açılan mahkeme kazanıldı. Çoğu ihalemizde olduğu gibi. Çoğu ihalemizde kamu ihale kururlunun engelleyici olarak kullandığı İzmir’e has uygulamaların bir örneği de burada yaşandı. O güney ilimize benzemek konusundaki istek de benim çok garibime gitti. Türkiye’nin en büyük kentleri İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya vs. gidiyor. İstanbul’da belediyecilik var mı? 15 sene başkanlık yapan beyefendi şimdi nerede? Ankara’daki beyefendi nerede? Bursa’da 15 yıla yakın başkanlık yapan beyefendi nerede? Ve diğerleri nerede? Ellerinde bir tane seçilmiş belediye başkanı kaldı. Başka örnek gösterecekleri bir yer yok. O da nasıl bir örnekse… İzmir’i suçlamak için örnek göstermeye çalışıyorsunuz. Ben bunlara sadece tebessüm ederek bakıyorum. İzmirli ve bizler hep beraber doğruyu bulacağız.”
Türkiye’ye matbaanın 250 yıl sonra geldiğini, operanın da aynı matbaada olduğu gibi 250 yıl sonra Türkiye’yle buluştuğunu dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “Opera İzmir, dünyanın en açık kentine geliyor. İzmir farkı. İzmirli hemşerilerimiz bunu fazlasıyla katbekat hak ediyor. Opera lüks görülebilir; konser salonu, tiyatro lüks görülebilir ama sanat olmadan, kültür sanat kenti olmadan o kentte turizmden, hizmet sektöründen, kongrecilikten, fuarcılıktan bahsetmek mümkün değildir. Kentin gelişmesi, kalkınması için çevre yatırımlarını yapmazsanız, sağlıklı bir kenti sunamazsınız. Havayı toprağınızı korumazsanız, gelecek konuklara sağlıklı gıda sunamazsınız. Türkiye’de çevre yatırımları konusunda çok ama çok açık ara lider kentiz” diye konuştu.
Hükümet kanadından gelen eleştirilere üstü kapalı cevap veren Başkan Kocaoğlu, “Kuş cennetine gözümüz gibi baktık. ‘Bizim size ihtiyacımız yok’ dediler. Elimizden aldılar. Şimdi de bakmıyorlar! Bir kent düşünün hiçbir yerden merkezi hükümet dahil olmak üzere kimseden bir kuruş almadan 11 kilometrelik hattı 180 kilometreye çıkardık. 70 bin yolcuyu 850 bin yolcuya çıkarmış, bunu kendi gücüyle yapmış. Bu kent İzmir’den başkası olamaz. İzmirlilerden başkası bunu yapamaz. Konuşmak, eleştirmek kolay. Her eleştirinin başımızın üstünde yeri var. Bilgi alıyoruz. Eleştiriler bizi besliyor, bir şey demiyorum. Ama bizde bir laf var; insaf dinin yarısı. Bugünlerde üzerimize yağmur gibi geliyorlar. Sadece bana değil, belediye başkanlarımıza da… İzmirliler olarak sizler müdafaa edeceksiniz, koruyacaksınız, sizler bize sahip çıkacaksınız. Bizler faniyiz, tek başımıza birer adamız. Nasıl seçtiyseniz sizler koruyacaksınız. Bu tür ayak oyunları, manipülasyonlar biteviye yapılacak. Biz İzmir modeli dediğimizde sadece tarımda iş yapmadık. Sanayiyi de destekledik. Alt yapı eksikliklerini tamamladık. Hizmet sektörünü, turizmi baştan yarattık. Bugün İzmir’e gelen turist sayısı 1 milyonu aşıyorsa, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZTAV’ın yaptığı tanıtım faaliyetleri ve İZFAŞ’ın İzmir’i milyonlarca liraya tanıtmasının karşılığıdır” açıklamasında bulundu.
“Hiç bitmeyen oyun İzmir’de yine oynanacak yine tekrarlanacak” diyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı şöyle devam etti:
“Uyanık olmak zorundayız. 15 yıldır bu kenti yönetiyorum. Büyük hata yapmamak için aşırı özen gösterdim. Bugüne kadar da büyük hata yapmadım. Ama çok proje yaptım, mutlaka hatalarımız olmuştur. Bugüne kadar hiçbir gazeteciye, hemşerime bir şey söylemedim, yargıya vermedim. Eleştirileri olduğu gibi sineme çektim ve buna devam edeceğim. İzmir Türkiye’nin en aydınlık kentidir. İzmirliler Türkiye’nin en aydınlık insanlarıdır. Biz birbirimize dayandığımız müddetçe, biz Ulu Önderimizin ilke ve inkılaplarından ayrılmadığımız sürece İzmir Atatürkçülük, cumhuriyetçilik, laiklik bayrağını dalgalandırmaya devam edecektir. Kimsenin başarmadığını başarmaktır, ilki yapmaktır, o cesareti göstermektir. Tarım politikasıyla Türkiye’ye örnek olduk. Kentsel dönüşüm diye bir laf vardır. İlk adil uygulayan ve kentsel dönüşüm modeli gerçekleştiren biziz. Ayın 29’unda Uzundere’de ilk kentsel dönüşüm binalarımızın tapu ve ev teslimini gerçekleştireceğiz. Doğruyu yapmak, vatandaşın hakkını hukukunu korumak, iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırmak, kenti böyle yönetmek, eğilmemek, bükülmemek; hiçbir maddi ve manevi güç karşısında eğilmemek… Biz bunu yapıyoruz. Bu kentin 150 yıllık belediyecilik tarihinde 15 sene başkanlık yapmak ve yüzünün akıyla, istediği saatte tek başına istediği noktaya gidebilme mutluluğuna nail oldum ben. Bunu İzmirli hemşerilerim sayesinde yaptım. Bu onuru, gururu, yaşam boyu ben, benden sonra çocuklarım, torunlarım yaşayacak. İyi ki varsın İzmir! Bana mutlulukların en büyüğünü tattırdın. Benim yaşamımı, ömrümü anlamlı kıldın. Sen çok yaşa İzmir, sen çok yaşa İzmirli hemşerilerim.”
İs değil iz bıraktı
Törende konuşan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar ise şunları söyledi:
“İlklerin kenti İzmir, İzmir’in incisi Karşıyaka… Bugün Karşıyaka’da doğrudan opera amaçlı yapılan ilk binanın temelini atıyoruz. Atatürk söylemiştir; Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. ‘Sanatsız kalan toplumun hayat damarlarından bir tanesi kopmuştur’ anlayışıyla yerel yöneticiliği yerine getirmeye çalışıyoruz. Sanatın bu kadar toplumdan uzaklaştırıldığı, sevgisizleştirilen toplumu, yaşam damarının son yıllarda koparılmış olmasının temelidir. ‘İzmir’de ne yapıyorsunuz?’ diye soranlara; ‘Opera binası temeli atıyoruz, evrensel çocuk müzesi, spor alanları, kültür merkezleri kazandırıyoruz’ diyoruz. Ben de bir hayalle başladım. Belediye başkanlarının en büyük özelliği hayal kurmasıdır. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız da birçok hayalini gerçekleştirdi. İs değil iz bıraktı. Bizim de bir ilçe belediyesi ölçeğinde bir şey yapmak gerekiyordu. Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası’nı hayata geçirdik. Türkiye’nin gururu haline geldi. Bunda sanatçılarımızın çok büyük emeği var. Burada, Karşıyaka’mızda temeli atılan bu binada muhteşem eserler seslendirilecek. Türkiye’de böyle bir salon yok. Biz de ev sahipliği yapacağız. Belediye başkanları çok kolay eleştirilir. Hizmet ederken hep eleştirildik. Toplumu suçlamadan önce o eleştirileri yapanları topluma havale ediyorum. Bir gün eleştirenler bizi anlayacaktır.”
İzmir Devlet, Opera ve Bale Müdürü Aytül Büyüksaraç ise Opera İzmir’in temel atma törenini '36 yıllık hayallerinin gerçekleşmesi’ olarak tanımladı. Büyüksaraç, “Bugün bizim için bir rüya. İzmir Büyükşehir Belediyesi, projesini mimari yarışmayla belirlediği, Avrupa’nın sayılı örneklerinden olacak opera binasının temelini atıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde operaya özel ilk yapım olarak tarihe geçecek. Emeği geçenlere şimdiden teşekkür ediyoruz. Bu binada hemen her şey düşünülmüş ve planlanmış. Sadece zaman gerekiyor. En büyük dileğimiz sürenin kısa olmasıdır. Çağdaş bir yapıda olması gereken her şey var. Bizi bu binaya kavuşturacak olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu önünde saygıyla eğiliyorum. Sanatçılar adına binlerce defa teşekkür ediyorum.”
163 yıllık dünya devi
Mimarisi, sahne tasarımı ve eşsiz konumuyla dünyadaki örnekleri arasında öne çıkması hedeflenen İzmir'in opera binasının yapım ihalesini Çağdan Müh. Müt.San.ve Tic.A.Ş. & Waagner-Biro Austria Stage Systems AG Konsorsiyumu kazandı.
Konsorsiyumda yer alan Waagner-Biro, merkezi Viyana'da bulunun 163 yıllık bir inşaat firması. Sahne teknolojisi, çelik-cam teknolojisi, köprüler ve özel makineler gibi alanlarda uzmanlaşan Waagner-Biro, 1854 yılından bu yana dünyanın dört bir yanında sembolleşen sanat mekanlarına imza attı. Sydney, Venedik, Viyana, Berlin, Kopenhag, Moskova, Buenos Aires, Rio, Seul, Şangay gibi kentlerin opera ve tiyatro binaları, Avusturya firmasının en çok tanınan eserleri arasında yer alıyor.
2010 yılında Ulusal Mimari Proje Yarışması ile projesi belirlenen mülkiyeti Büyükşehir Belediyesi'ne ait alanda yükselecek opera binası, sahip olduğu mimari özellikleri ve teknik donanımıyla uluslararası alanda da ön plana çıkacak. İzmir, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nin ardından Avrupa'nın en önemli sanat binalarından birine daha kavuşmuş olacak. Bu muhteşem yapıda 1435 kullanıcı kapasiteli ana salon ve sahneler, 437 seyirci kapasiteli küçük salon ve sahnesi, prova salonları, opera bölümü, bale bölümü, 350 seyirci kapasiteli avlu-açık performans alanı, atölyeler ve depolar, ana hizmet birimleri, idare bölümü, genel tesisler, teknik merkez ve 525 araç kapasitesine sahip otopark yer alacak. Tesis yaklaşık 73 bin 800 m²’lik inşaat alanına sahip olacak.
Binanın ön fuaye olarak adlandırılan bölümü ise kitapçısı, opera dükkanı, bistrosu ve bilet gişesi ile bütün gün açık tutulan sosyal bir mekan olarak tasarlandı. Fuayenin önünden geçen yol üzerinde otopark, toplu taşıma durağı, araba ve taksi cepleri düzenlenecek. Denize bakan meydan ve caddeden iki ayrı giriş olacak. Bilet kontrolünü takiben vestiyer, asansörler ve ana fuayeye çıkan geniş merdivenlere ulaşılacak. Ana fuaye denizden gelen düzlemin yükselerek yapının içine girdiği yer olarak planlandı. İrtifadan dolayı deniz ile arasındaki mesafenin görsel olarak kapanmasıyla bu bölüm körfez manzarasına açılacak. Opera binasının ayrıca tramvay hattı bağlantısı da bulunuyor.
Sahnenin gerisinde, arazinin derinliğinin izin verdiği ölçüde düz ayak yapılandırılmış üretim alanı olacak. Buradaki ofisler, atölyeler, çalışma ve prova odaları bir avlu etrafında toplanacak. Farklı girişlerden beslenen bu bölümde iç atriumlar oluşturulacak, çalışanlar için sosyalleşme imkanları yaratılacak.
Yorum Yazın