Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Adayı Zeynep Altıok Akatlı, Devlet Çoksesli Korosu'nun “Fazıl Say ve Metin Altıok Ağıtı” ile ilgili bildirisi hakkında basın açıklaması yaptı. Altıok Akatlı “ Devlet Çoksesli Korosu’nun yaptığı sansür açıklaması yanıltıcı bilgiler içermekte” diyerek şu açıklamayı yaptı.
SANSÜR MADIMAK KATLİAMINA UYGULANMIŞTIR
Devlet Çoksesli Korosu ile dünyaca ünlü bestecimiz piyanist Fazıl Say arasında bir süredir yaşanan "sansür" tartışmasının ardından koro tarafından yayınlanan bildirinin; sansüre karşı dik duran, iktidar ve iktidarın yandaş akıllarıyla mücadele eden Fazıl Say’ı adeta hedef alarak "sansüre razı (!) geldiği" yönünde yanıltıcı bilgiler içermesi nedeniyle konuya açıklık getirmeyi görev biliyorum.
Bilindiği üzere 3 Temmuz 2003 tarihinde, 31. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nde “Metin Altıok Oratoryosu”nun sonundaki 3 dakika 20 saniyelik Sivas Katliamı görüntüleri, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun eserin son bölümünde barkovizyonda yer alan Madımak yangını görüntülerinden rahatsızlık duyarak bu görüntüler kaldırılmadığı takdirde koroyu çekeceği yönündeki tehdidi ile sansürlenmiştir. Sansürün ardından bakanın "karşıt görüşün propagandasına izin mi verseydim" sözleri basında yer bulmuştu. Devlet Korosu çalışanlarının bildirgesinde yer alan Fazıl Say'ın sansüre rıza gösterdiği bilgisi doğru değildir. Zira eğer Fazıl Say bu sansüre rıza göstermiş olsaydı aylarca emek vererek bestelediği eser sadece bir kez değil bildirgede ifade edildiği gibi "defalarca" sahnelenir, turnelere çıkardı. Sansüre boyun eğmeyip görüntüler olmaksızın bu eseri icra etmeme kararı Fazıl Say'a aittir. Sanmıyorum ki dünyada koca bir oratoryonun tek seferlik icrasına başka bir örnek olsun. Eserin o tek seferlik icrası ise kamuoyunu yanıltacak şekilde aktarıldığı gibi sansüre boyun eğerek değil, konsere saatler kala ortaya çıkan ve çözümsüz kalan gelişmelere bağlı olarak açık hava tiyatrosunda beklemekte olan 5000'e yakın sanatsevere duyduğumuz saygı nedeniyle ortak kararımızla gerçekleşmişti. O gün sansür sadece “Metin Altıok Oratoryosu”na değil “Madımak Katliamı”na da uygulanmış, hem sanat hem de insanlık hedef alınmıştır.
KABUL EDİLEMEZ BİR AÇIKLAMA
Her şey bir yana, yapılan yazılı açıklamada yer alan "koromuz sadece bir kez sansüre maruz kalmıştır" açıklamasını kabul edilemez bulduğumu belirtmek isterim. Böylesi ciddiyetsiz bir açıklama sanatçı ve aydın sorumluluğuna yakışmıyor. Bu sansürü meşrulaştıran, makulleştiren bir yaklaşımdır. Koro mensupları Carmina Burana adlı eserin "teknik nedenlerle" kaldırılmasını da makul bulmuş olabilirler ancak "Fazıl Say konuşmasaydı sansür olmazdı" yaklaşımı "Aziz Nesin tahrik etmeseydi Madımak olmazdı" demeye benziyor. Unutmasınlar ki sanatın üzerindeki baskı "bizim başımıza gelmedi" ya da "sadece bir kere oldu" diye geçiştirilemeyecek kadar ağır. Belgeseller, filmler, kitaplar, oyunlar sansürlenirken sessiz kalarak, tahriki gerekçe alarak sanatçı olunur mu? Boyun eğenler bari aslı olmayan gayretkeş açıklamalarla direneni hedef almasınlar.
ÇOK SESLİ KORO, TEK SESLİ HALE GETİRİLMİŞTİR
Biz AKP iktidarının sanatın her alanında uyguladığı sansür ve baskıları CHP Kültür Sanat Platformu olarak her ay raporluyor ve yakından takip ediyoruz. İktidar tarafından sanata ve sanatçılara karşı 13 yıldır uygulanan ağır baskı dikkate alındığında, Devlet Çoksesli Korosu tarafından yapılan bu açıklama ciddiyetten uzak ve inandırıcı değil.
Görülüyor ki Devlet Çoksesli Korosu, AKP iktidarı döneminde sansürcü zihniyeti temsil eden “tek sesli koro” haline getirilmiş.Onlar devletin korosu olmayı, halka değil devlete hizmet etmeyi seçmiş olabilirler ama mızrak çuvala sığmıyor!
Birgün Metin Altıok Ağıtı'nı yine sahnede dinleyebilmenin umuduyla...
Yorum Yazın